Nuran YILDIZ

MEDYADA

Tanklar, sözcükler ve uzmanlar

Ankara'da yapılan 'İkinci Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu'nda Michael Rubin de var mıydı acaba?

Toplantıya üst düzey askerler katılmışlar; emekli askerler de... Tabii başka ülkelerden konuk da çağırılmıştır. Bu işin uzmanı bilinenlerden biri de yeminli Ak Parti ve Tayyip Erdoğan düşmanı Rubin... Geçen yıl yapılan bir toplantıya askerler onu çağırmışlardı da kürsüye çıkan herkes ona dönüp Amerika'ya ver yansın etmişti.

Toplantı kulisinde en fazla harekât sonrası tartışmalar konuşulmuş olmalı. İlk günün sabahı, Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt CHP ve Deniz Baykal'a sitemlerini sert sözcüklerle ifade etmiş; akşam yemeği sırasında ise "Ben CHP'yi ve Baykal'ı isim vererek eleştirmedim" diye küçük bir geri adım atmış...

Gazeteler böyle yazıyor. Genelkurmay'daki muhalefete karşı burukluğu neredeyse bütün askerler paylaşıyormuş. Hilmi Özkök mesela, "Büyükanıt'a bütünüyle katılıyorum" demiş. Ulusalcı komutanlardan Hurşit Tolon da, "Çekilme kararı en az iki gün önceden alınır" diye ABD'nin emriyle çekilme senaryosuna karşı çıkmış.

Bu bilgileri sütunundan öğrendiğim Murat Yetkin, herhalde etrafında konuşulduğunu o kadar çok duymuş ki, askerlerin bir endişesini yansıtmaktan kendini alamamış: "Ya fırsat bu fırsat diyen iktidar Genelkurmay'ın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması konusunu şimdilerde ele alırsa?" Politikacının adı 'fırsatçı'ya çıkmış ya bir defa, "Acaba?" diye düşünmeleri bu yüzden normal...

Geçen hafta sonunu Ankara'da geçirdim. Gündeme bomba gibi düşmüş olan muhalefet-asker çekişmesinden en kaygılı, en rahatsız kişileri Ak Parti saflarında gördüm. MHP'liler askerle araya mesafe koymaya çoktan kararlı görünüyorlar; olan-bitenden hiç rahatsız olmadıklarını söyleyebilirim. CHP'de rahatsızlar var elbette, ancak Deniz Baykal "İnceldiği yerden kopsun" görüşünde olduğunu hissettiriyor.

Ak Parti yönetimi ise askerin imajını zedelemekle sonuçlanacağı için son gelişmelerden tedirgin. Önemli bir partili, "Meclis'te muhalefetin desteğine ihtiyacımız olacak pek çok gündem maddesi var, askerler de terörle mücadelede vazgeçilmez; bu yüzden muhalefetle asker çekişmesi en fazla bizi ilgilendiriyor" dedi bana. Ben de kendisine hak verdim.

Org. Büyükanıt'ın sabahki kızgınlığının akşam hafif de olsa yatışmış olması hükümet üyelerini de sevindirmiştir muhakkak.

Genelkurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması yeni bir talep değil aslında; Avrupa Birliği (AB) ile yakınlaştığımızdan beri hemen her uyum paketinde bu konunun gündeme gelmesi beklenir durur. Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ile MGK Genel Sekreterliği yeniden düzenlenirken bu konunun da aradan çıkarılması yolunda telkinler geldi hükümete. "Şimdi zamanı değil" diye gündemden düşürüldüğünü biliyorum.

Bir gün elbette bu konu da çözüm yoluna girecek ve bir tek Türkiye'de var olan askerinin gerisinde yürüyen savunma bakanı görüntüsü bitecek. Ancak fırsatçılıkla olacak bir şey değil bu. Böyle bir durumun kendisini de rahatlatacağını görmesi gerekiyor askerin. Son tartışma ortamı askerde bu hissi doğurmalıydı bence...

Asker birçok konuda sivillerden yararlanıyor. İmajı konusunda veya mesajını iletmesi gerektiğinde iletişim uzmanlarına başvuruluyor mu acaba?

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Dr. Nuran Yıldız'ın 'Tanklar ve Sözcükler' adlı yeni çıkan kitabı (Alfa Yayınları) bu konuyu dert edinen uzmanlar olduğunun delili aslında. 'Kışlalı' tarzı olmasa bile askere müthiş anlayışlı gözlerle bakan bir uzman Dr. Yıldız ve askerleri doğru yorumlamak için bayağı çaba sarf ettiği kitabından hemen anlaşılıyor.

Nuran Yıldız çok başarılı bir sınır-ötesi operasyonu takiben patlayan son tartışmaları yönetmede askeri başarısız buluyor. Görüşlerini açıkladığı köşesinde şunları yazdı 6 Mart'ta: "Operasyonların merkezine iletişimi koymayınca kazanmış çıkmıyorsun en büyük zaferlerden. / Ortalık toz duman. Kimin kime ne dediği karışmaya başladı. Sözün değeri düştükçe düşüyor. / Her kesim kamuoyunun güvenini tüketmede hızlı bir yarış içine girmiş gibiler… / Oysa sakin olma zamanı… / En iyi sürücü zor zamanda sinirlerini frenleyendir. / Operasyon konusunun esas muhatapları Başbakan ve Cumhurbaşkanı iken, bir tek onlar operasyonun kenarından geçiyor."

Şu yakınlarda yazdığı da önemli: "İnsanlara konuşmayı öğretebilirsiniz. Türlü yollar, teknikleri var. Güzel konuşma kursları da var, hem de her yerde. Ama susmayı öğretemezsiniz... (..) Yine de olmuyor işte. Susması gerekenler bir türlü susmuyor."

Gazetelerde ayrıntı bulamadım: Toplantıya Michael Rubin de çağrılmış mıydı acaba?


(Yeni Şafak - Taha Kıvanç - 12.03.2008)