Nuran YILDIZ

BU ADAMLAR NEREYE BAKIYOR?

----- 16.05.2011 - 00:30 -----

Dikkat ettiniz mi bilmem, hem AKP lideri Erdoğan’ın hem de CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyalarında kullandıkları fotoğraflar hemen hemen aynı.

İkisi de kravatsız. Ama benim dikkatimi çeken kıyafetteki benzerlik değil, bakışlardaki benzerlik.

İkisi de uzağa bakıyor. Ufka bakış imajı yaratmak istemişler belli ki. Zeki-Metin’in o meşhur “Bu Adamlar Nereye Bakıyor?” filmindeki gibi. Aynı poz.

İki lider de uzağa bakabilir. Bakışlar çakışabilir. Tuhaf olan bu değil. Tuhaf olan, siyasal reklam fotoğraflarında seçmenin gözünün içine bakan fotoğraflar seçilirken… Böylelikle seçmenle aradaki mesafeyi kapatmaya inanıldığı için…

Bizimkilerin aynı kampanyada, hafiften havaya doğru bakmalarının çakışması tuhaf.

Otobüslerin üzerindeki fotoğraflarda, otobüse bakanların dibinde onları görmüyorlar, uzaklara dalıp gitmişler!

Miting alanlarında kullanılan kocaman fotoğraflar da öyle. Alanı dolduran kalabalıklar onlara bakarken, onlar uzaklarda bir yerlerdeler.

Düşündüm. Tesadüfün bu kadarı neden olabilir? Sanırım buldum. Obama’nın meşhur bir fotoğrafı vardır, uzağa bakar. Aslında uzağa bakmaz da bizimkiler öyle algılamış olabilir. Sanki ondan esinlenmişler.

Oysa… Obama’nın tüm fotoğraflarında baktığı yönde bir durum vardır. Bakışlar içtendir. Fotoğrafçı bir “an” yakalar. Bizim kampanya yöneticileri bu “önemli” ayrıntıyı atlamışlar.

GALATASARAY’DA AKIL TUTULMASINA DEVAM

Artık sıkılmaya başladım. Galatasaray’da olacakları aylar öncesinden söylemekten!

Sanki akıl tutulması yaşıyor Galatasaray camiası. Sanki okumuş yazmışların takımı Galatasaray değil de, Pendikspor!

Adnan Polat gitti. Gidişi hem geç hem de yakışıksız oldu. Daha erken ve daha düzgün gidebilmeyi bilmeliydi.

Şimdi Ünal Aysal’ı seçtiler başkan olarak. Neden? Çünkü adam çok zengin. Çünkü adam paraya para demiyor.

Galatasaray da çok para, çok başarı getirir sanıyor! Bu nasıl bir yanılgı böyle.

Futbolda para başarıyı getirmez, futbolda başarı parayı getirir.

Futbolda ve en çok da Galatasaray’da paradan önce gelen şeyler vardır: Ruh gibi, inanmışlık gibi… Unutmuşlar.

Bu filmin sonunu da görür gibiyim…

“GÖZLERİN GÖRMEDİĞİ HALDE…”

Batman’da. Sağlık Bakanı. Görme engelli bir adam onun yolunu kesiyor. “Geçinemiyoruz” diyor, “kazandığımız para yetmiyor.”

Bakan üstten bir bakışla yanıtı yapıştırıyor: “Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz…”

Bu nasıl bir “körleşme” halidir, yürek duvar olmuş. Engelli birine iş vermek bir lütuf olmuş.

AKLIMDA KALAN

Herkeste bir samimiyetsizlik ki sormayın hissi: Gazeteci (artık gazetecilik böyle yapıldığından) sormuş: “Kendinizi en erkek/en kadın hissettiğiniz an ne zaman?” Tanınmış, bildik kadınlara, erkeklere sormuş. Yanıtları okusanız tam evlere şenlik. Bir gazeteci (erkek): “Öldürülen kadın haberlerini okurken”, bir şarkıcı (erkek): “Motor kullanırken”, bir karikatürist (erkek): “Tuvalet kapısında erkek figürü görünce”, bir yazar (erkek): “Kızımı kucağıma aldığımda”, bir modacı (kadın): “Yüksek topuklu ayakkabı giydiğimde”, bir sunucu (kadın): “Başım sıkışınca.” Bir kadın kadınlığını, bir erkek de erkekliğini birlikte oldukları anda hissetmezler mi? Doğanın gereği bu değil midir? Tamam herkes aynı olmak zorunda değil ama bir tek kişi de bu yanıtı vermez mi? Her saçmalığı rahatlıkla ağızlarından çıkaranların bu doğru cümle için illa da cesur mu olmaları gerekir? Bu samimiyetsiz yanıtlar ne kadar da doğaya aykırı, rol kesen ve de itici değil mi? Üstelik kendilerini akıllı alemi aptal sanıyorlar…