Nuran YILDIZ

GALATASARAY’IN BAHTSIZLIĞI

----- 19.01.2011 - 00:01 -----

Lafı uzatmaya gerek yok. Bu satırların yazarı, aylardır ve sanıyorum yıllardır, Galatasaray’ın en büyük bahtsızlığının Adnan Polat’ın başkanlığı olduğunu yazar.

Ve elbette tüm Galatasaray camiası için Adnan Polat kocaman bir hayal kırıklığıdır!

Galatasaray’ın uluslararası marka kimliği Adnan Polat döneminde erozyona uğramıştır.

Galatasaray bir ticari işletmeye dönüşen spor kulüpleri ortamında, beceriksiz bir işletme anlayışıyla yönetilmiştir.

Görünen o ki, Galatasaray’ın Başkanı kendi holdinginin çıkarlarını düşünmekten Galatasaray’ın çıkarlarını düşünmeye fırsat bulamıyor.

Galatasaray’a bir işletme gibi bakmayı da, bir futbol kulübü gibi bakmayı da beceremediğinin en acı, en somut ve en yakın kanıtı Arena’yı dolduran 50 bin taraftarın ıslık çaldığı için stada alınmayacağını açıklamış olması.

O taraftar o maçlara gelmezse, o stada girmezse o Başkan o koltukta oturabilir mi?

Adnan Polat, son açıklamalarıyla Erdoğan’ın bürokratı gibi olmaya GS’nin Başkanı olmaktan çok daha yakın olduğunu gösterdi.

Kulübünün ve taraftarının arkasında duramayan, kulübü Hükümetin insafına teslim eden, Başbakanın fırçası karşısında tırsan biri 105 yıllık efsane kulübe yakışan bir başkan mıdır?

Herkes yeni görmüş olabilir, bu satırların yazarı aylardır ve sanıyorum yıllardır “Polat, GS için bahtsızlıktır” demekten hiç vazgeçmemiştir.

BEKLİYORDUK, SÖYLEDİ

GS’ın bir stad dolusu taraftarı Başbakanı ıslıklıyor medyada tık yok. Hatta saatini gözümüze sokmasıyla meşhur anchorman “sesi alın, sesi alın” uyarısı yapıyor.

Medyanın bu kadar büyük haberi görmemesi sonunda Başbakanı bile isyan ettiriyor. “Galatasaray stadında beni ıslıkladılar” diyerek durumu açık ediyor. Medyanın içinde debelendiği teslimiyeti, haberi görmeyen habercinin zavallılığını da ifşa ediyor.

Başbakan durmuyor, bir stad dolusu ıslıklanmaya “organize iş” diyor.

“Bu işte de Ergenekon parmağı var” demedi ama demeye getirdi.

İnsanın aklına şu soru gelmiyor değil: Bir stad dolusu insanı organize edebiliyorsa, Ergenekoncular hapislere atıldıkça çoğalıyorlar mı, ne?

NE SİNİR BİR DURUM

Bir kanalda siyah boğazlı kazağıyla, gülümsemesi ekranı ve elbette benim gözlerimi kaplayan George Clooney’in oynadığı “Batman ve Robin.”

Bir kanalda muhteşem İtalya kırsalı görüntüleri eşliğinde bir yazar etrafında dönen aşk, edebiyat ve yaşamı sorgulayan “Gölge Oyunu” filmi.

Hangisini seçtim dersiniz? Aklınıza ilk gelen yanıt doğru değildir:)

AKLIMDA KALAN

Daktilo ile bilgisayar karşılaştırması: Yaşlı adam, genç adamın önündeki dizüstü bilgisayarı bir kenara itip yerine eski bir daktilo koyuyor. Genç adam şaşkın. Yaşlı adam “Yazar olmak istemiyor muydun? Öyleyse bilgisayarda değil, daktiloda yaz” diyor, “daktilo silmesi zor olduğundan sözcükleri daha özenli, düşünerek yazmanı sağlar, bilgisayarda olduğu gibi yazdıklarını hemen silemezsin.” Hani hep denir ya bilgisayar, yazma eylemini destekliyor, kitap sayısı artıyor. Evet,