Nuran YILDIZ

NEDEN CHP YAZMIYORUM?

----- 06.12.2010 - 00:01 -----

Okur haklı olarak soruyor. Neden CHP yazmıyorum?

Bazen hiç konuşmamanın, CHP için en büyük yarar olacağına inandığım için.

Konuşmamanın ve yazmamanın siyasi bir “hiç”lik anlamına geldiği fikrine zerre inanmadığım için.

Herkesin her şeyi bildiğini iddia ettiği bir ortamda, hiçbir şeyi bilmediğim ihtimalini önemsediğim için.

Her kafadan bir ses çıkmasının doğal sayıldığı bir ortamda, benim kafa eksik kalsın istediğim için.

Yazmaktan çok düşünmek ve yapmak zamanı olduğuna inandığım için.

Bütün iyi niyetimle olsa bile CHP’ye zarar verecek bir sözcük ağzımdan çıkar diye korktuğum için.

Söylenmemesi, paylaşılmaması gereken şeyleri saklamak, paylaşılabilecek şeyleri ise zaten benden önce yetiştirenin çok olacağını düşündüğüm için.

“CHP’de olan her şeyi herkesten çok bilirim” diyebilecek kadar kendini yitirmiş (kendini bilmez mi, haddini bilmez mi demeli?) köşe yazarları ortada dolaşırken, CHP’nin tam içindeyken bile o kadar iddialı olamayacağım için.

Bugünlerde CHP yazmıyorum. Söyleyin kötü mü ediyorum?

KARARLIYIM!

Cem Yılmaz’ı “Av Mevsimi” filminde kesinlikle izlemeyeceğim. İsterse Şener Şen gibi bir aktör, Yavuz Turgul gibi bir yönetmen işin içinde olsun izlemeyeceğim. Kararımın Ahmet Hakan’ın filmin finalini köşesinde yazmasıyla hiç ilişkisi yoktur. Nedenim son derece basit: Güldürmeyen bir Cem Yılmaz, benim için makbul değildir.

Ama…

Üniversitelerde öğrencilerle yaptığı söyleşilerin yer aldığı “Soru-Cevap” Dvd’sini mutlaka izleyeceğim. Zeka yarıştırılan üniversite ortamlarında Cem Yılmaz esprilerinin kalitesi de yüksek olur eminim.

AKLIMDA KALAN

Çarpıcı bir insan-çevre ilişkisi resmi: Chicago O’hare Havaalanı’ndan şehir merkezine giden trendeydim. Gördüğüm manzara bilim kurgu filmlerinden birinden geçtiğimi hissettirdi. İnsanların yarıdan fazlası ellerindeki I-phone’a gömülmüş ve dış dünyayla bütün ilişkileri kesmişti. Ekranını görebildiğim adam sanal bir kişilikle satranç oynuyordu. Küçük bir olasılıkla da olsa kazandığında, hissettiği metalik bir tat olmalı herhalde. Trendeki insanların geri kalanı ise ekranla oynamak yerine kulaklıkla bir şey dinliyordu ve onlar da çevreyle kopuktu. Bu durum yeni bir ilişki biçimi olarak adlandırılsa da bana göre yeni bir insan biçimidir. Arkadaşımın Detroit’te yaşayan 14 yaşındaki yeğeni Ekin ise durumu daha tuhaf hale getirecek bir cümle kurdu. En son çıkan modelde bir I-phone’u vardı ve o yaştakilerle teknoloji üzerinden iletişim kurulabileceğini düşünen arkadaşım laf olsun diye sormuştu: “Sen şimdi bununla arkadaşlarınla web üzerinden haberleşiyorsundur, değil mi?” Ekin’in yanıtı ise en azından beni çok şaşırttı: “Hayır ben iletişimimi web üzerinden kurmayı değil, telefonla konuşarak birebir görüşmeyi tercih ediyorum.” Ekrana gömülü bir kuşak içerisinde telefonla konuşmayı tercih eden birine ne denebilir?