Nuran YILDIZ

SİZİN YOLUNUZ HANGİSİ?

----- 16.10.2009 - 00:01 -----

Adı lazım değil kadının biri röportajında “Boş yollarda araba kullanarak rahatlıyorum” demiş. Sıradan bir yanıt gibi gelse de tam bir karakter özetidir bu cümle.

Kimi insan, yolu üzerindeki tüm zorluklar, engebeler, kasisler başkaları tarafından düzeltilsin ister. Önüne çıkan çukurları birileri doldursun. Güneşte kalınca biri gelip gölge olsun. Çölden geçerken biri ona vaha bulsun. Böyleleri bir çakıl taşını buradan alıp şuraya koyunca yoruluverir. Bir dükkânda aradığını bulamayınca dünyanın sonu geldi sanır.

Kimi de düz yolda sorun yoksa sorun çıkarır. Çukurları bulur. Bulmakla kalmaz içine düşer, debelenir. Dokunmasan yanından geçip gidecek boğanın önüne atlar kırmızı giyip.

Ortalık karıştırmazsa rahat edemez. Balığa gitse, oltası denizdeyken ayağıyla suyu karıştırır, gelecek balık da gelmez. Sonra oturur balık tutma üzerine ahkâm keser.

Kısa yol dururken mutlaka uzun yolu seçer, uzun yol yoksa bataklıktan geçen yolu tutar.

Önüne iki yol çıksa “Biri arşa götürür, öbürünün nereye gittiği bilinmiyor” deseniz hangisini seçeceği bellidir.

Biri asfalt, diğeri bir nevi tarla olsa, hoplaya zıplaya tarladan gider. Otoban dururken iki tekeri uçurumda giden yolu seçer.

Boş yolu seçenle bir arpa boyu yol çekilmez. Zor yolu seçen hayatı güzelleştirir.

KÜÇÜKKEN NEYSE…

Geçmiş gün. Yeğenim Bora’yla plajdayız. 6 yaşında. Beyefendi plajda tanıştığı İlkem’e kör kütük aşık. İlkem de İlkem hani. 6 yaşında ama işvesi, cilvesi görmelik.

Plaj yolunda can alıcı sorumuz, “Halacığım, bugün İlkem de gelecek mi plaja?” . Zor soru. “Gelecek” desem, ya gelmezse? İlk hayal kırıklıklarından birini yaşamasını istemiyorum.

“Gelmeyecek” demeye gönlüm el vermiyor. “Tandoğan ve Aykut ağabeylerine sor” diyorum. Onlar plajdaki görevli yakışıklı çocuklar. Plaja varır varmaz soluğu onların yanında alıyor: “İlkem geldi mi?” Gelmediğini öğreniyor. Israrlı, “Peki gelecek mi?” , “Belki gelir” diyorlar. Bizimkinin surat düşüyor. Tandoğan’ın içi elvermiyor aşk acısına: “Gelmezse gelmesin oğlum. Biz sana başkasını, daha güzelini buluruz.”

“Gelmezse, ben üzülürüm” diyor yanıma otururken. Sonra Tandoğan’ı uzaktan görünce bağırıyor : “Tandoğan Abii!! Başkasını ne zaman bulacaksın?”

AKLIMDA KALAN

“Kadın kızarsa fenadır” düşüncesi: Bir generalin eşi kocasının kendisini aldattığından şüphelenince soluğu savcılıkta almış. Olabilir. Bu haberi okuyunca aklımdan “Bir general bunu nasıl yapar?” sorusu geçmedi. Erkeklik kendi başına bir rütbedir nihayetinde. Aklımda kalan kendime yaptığım “Sen sen ol, dünyayı karşına alsan da bir kadını karşına alma” tembihiydi. Ben kızmış kadından korkarım. Ne yapacağını da kestiremezsin, nerede duracağını da. Hele bir de gururuyla oynandığı için kızmışsa, ne sosyal statü umurundadır ne de başka şey. Önce dünyayı yıkar, oturup düşünmeyi sonraya bırakır. Benden uzak olsun.